Agorafobi tabirini mutlaka evinden çıkamayan insanlar için duymuşsunuzdur. Agorafobi bir insanın bulunduğu yerden kurtuluşu olmayan veya yardım gerektiği zaman yardımın gelemeyeceği yerlerde bulunmanın korkusudur. Kendilerince tehlikeli görünen yerlerde bulunmaktan korkarlar.
Her agorafobi olan insan sadece evine kilitlenmiyor. Bu en ağır vakalar için geçerlidir. Diğerleri belirli yerlerde bulunmuyorlar, mesela kalabalık yerlerde, alışveriş merkezlerinde veya kapalı yerlerde.
Agorafobinin teşhisini koymak zordur çünkü belirtileri depresyon ve sosyal fobiye benziyor ama üçü de ayrı psikolojik rahatsızlıklardır. Agorafob, depresif veya sosyal fob olan kişilerin hepsi evden çıkmaktan korkabilirler. Ayırımı doğru yapmak lazımdır. Doğru teşhis konulmazsa, yanlış tedavi yöntemi seçilir ve rahatsızlıkla ilgili istenen pozitif bir gelişme olmaz.
Agorafobide ki temel korku kaçamamaktır. Sosyal fobinin temelinde başarısız olmaktan korkusu vardır. Mesela agorafobisi olan bir kişi kaçabilecek noktalarda bulunurken, sosyal fobisi olanlar köşelerde saklanırlar.
Agorafobide insanlar kendilerini güvende bilmek istiyorlar. Başka insanların bu davranışlarıyla ne düşündükleri onları ilgilendirmiyor. Bir ortamdan kaçınca diğerlerin hareketle ilgili arkalarından konuştukları ve düşündükleri onlar için önemsiz kalıyor. Önemli olan tek şey kendilerini güvende tutmaktır. Sosyal fobisi olan kişilerse başkaları ne düşünür diye korktukları için bir ortamdan kaçamazlar.
Agorafobi de güvenden dolayı evden çıkılmazken, depresif insanlarsa halsizlikten ve isteksizlikten dolayı evden çıkmıyorlar. İki rahatsızlığın nedeni ayrı olsa da neticesi aynıdır. Ama agorafobi depresyona yol açabiliyor ve böyle durumda agorafobi daha şiddetli boyutlar alıyor çünkü iki rahatsızlıkta birbirini tetikleyebiliyor.
Evden çıkmayan bir insana hemen agorafobi olduğu denilemez. Mesela obsesif kompulsif bozukluğu’da evden çıkmamaya neden olabilir çünkü saatlerce temizlik yapmaktan, kontrol etmekten ve mecburi yapılması gereken rutinlerden imkan bulunmuyor.
Agorafobinin genel belirtileri:
- kalabalıktan veya insan grupların bulunduğu yerlerden,
- halka açık yerlerde bulunmaktan,
- yalnız seyahat yapmaktan
- veya uzak yerlere gitmekten korkmaktır.
Semptomlarıysa:
- hızlı kalp atışı ve yüksek tansiyon,
- ağızın kuruması,
- kendini kötü ve sıkıntılı his etmek,
- baş dönme ve bayılma,
- nefes almada zorlanma,
- ter boşaltma,
- titreme,
- göğüs ağrısı,
- mide bulantısı,
- kontrol kaybı korkusu,
- ölüm korkusu,
- aşırı sıcak veya soğuk hissetmek,
- parmak uçların kaşınması veya hissedilmemesi,
- veya kendini yokmuş gibi hissetmektir.
Mağdurlar reaksiyonların abartılı olduğunun farkındalar ama kontrol edemiyorlar. Semptomlar devamlı değil de genelde belirli durumlarda yaşanıyor.
Agorafobi gelişen ve büyüyen bir fobidir. Önce bir panik atağa yakın bir durum yaşanır mesela sinemada, otobanda, restoranda veya asansörde. Önceden aynı yerde belirli korku anları yaşanılmış olabilir. Sonra mağdur bu yerlerle ilgili bir panik reaksiyonu beslemeye başlar. Ne zaman o yerlerden uzaklaşırsa rahatlar ve tersine aynı yerde tekrar bulununca paniği zamanla artar. Paniğe neden olan yerlerden uzak kalmaya başlar. Sonra paniğe neden olan ortamları genelleştirmeye başlar. Mesela otobüs de bulunmak mağdura tehlikeli geliyorsa, trende, tramvayda, vs. aynı şekilde tehlikelidir diye algılıyor. Agorafobi mağdurları kendilerine ‘koruma ve kurtarma araçları’ ararlar, alkol, cep telefonu, arkadaşlar gibi. Onlar onun için cankurtaran gibi bir şey oluyorlar evinden çıkabilmesi için. Ama bu cankurtaranlar olmadan evlerinden çıkamıyorlar ve korktukları bir ortamda oldukları zaman, korkuları yüksek boyut almaya başlar. Korkuların kontrolünü devrettikleri için, agorafobiyi yenmenin yollarını da kapatırlar.
Agorafobiyi korku olarak doğru anlamak lazım. Mağdurlar aslında belirli durumlardan veya ortamlardan korkmuyorlar. Onlar o durumlarda veya ortamlarda savunmasız olmaktan ve yardım alamamaktan korkuyorlar.
Agorafobinin genel olarak iki türü vardır. Birinci türünde mağdurlar fobileriyle ilgili korku yaşarlar, diğerleri ayrıca panik atak bozukluğu da yaşarlar. İkinci tür daha tehlikelidir. Mağdurlar mantığa, fobiyle ilgili anlatımlara ve tedavilere daha duyarsızlardır.
Agorafobi genel olarak tedavi edilmedikçe daha büyük boyutlara gelmeye yatkın bir rahatsızlıktır. Agorafobide ne kadar erkenden bir psikologla görüşülürse, o kadar çabuk iyileşme ve fobiden kurtulmak mümkündür. Tersine ne kadar geç kalınırsa, tedavisi de o kadar zordur. Belirli boyutlarda önce ilaç tedavisiyle başlanır ve ardından psikoloji tedavisiyle devam edilir. Agorafobiyi sadece ilaçlarla tedavi etmek mümkün değildir. Bu genel olarak tüm fobiler için geçerlidir.
Agorafobi ciddiye alınması gereken bir psikolojik rahatsızlıktır. Tedavi edilmedikçe, mağdurun hayatında ki etkileri artar ve başka rahatsızlıkları tetikler. Bunun etkileri bedensel rahatsızlıklara kadar yol açar ve mağdurun yaşam kalitesini kötü etkiler.
Bu cümlelerden bir tanesi sizin için geçerliyse lütfen hiç zaman kayıp etmeden bir psikoloğa görünün:
- Evimden çıkmaktan korkuyorum.
- Tatil yapmak için başka yere gitmekten korkuyorum.
- Korkumdan dolayı işimi yapamıyorum veya işime gidemiyorum.
- Devamlı geri çekildiğim için ailemle tartışıyorum.
- Korkumdan dolayı işimi kayıp ettim.
- Yalnız alışveriş yapamıyorum.
- Panik atak oluyorum ve bu beni trafikte ve iş yerimde tehlikeye sokuyor.
Siz ne kadar erken korkunuzu yenmek için bir uzmana başvurursanız, o kadar kolay korkunuzu yenersiniz.
Kaynak psychcentral.com, mentalhealth.com, DSM-IV
Elinize sağlık